Öne Çıkanlar staff wanted for rent tesisatçı mediwell thecoreevents
banner20

Bu haber kez okundu.

Türk Hava Yolları Bilim Elçileri Zirvesi

İSTANBUL (AA) - Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Prof. Dr. Davut Kavranoğlu, "Yapmayı planladığımız şeylerden birisi, dünyada Türkiye'nin bilim elçileri sistemini kurmak. Onlara Türkiye'nin Bilim ve Teknoloji Danışmanları diyeceğiz." dedi.

Kavranoğlu, Bilim Elçileri Derneği tarafından gerçekleştirilen Türk Hava Yolları Bilim Elçileri Zirvesi’nin açılışında yaptığı konuşmada, Türkiye olarak Türksat 4A ve Türksat 4B'yi Japonya'dan satın alındığını anımsatarak, uydunun toplam maliyetinin 571 milyon dolar, ağırlığının 7 bin 700 kilogram, uydunun kendilerine kilogram başına maliyetinin 74 bin dolar, Japonların bu uyduyu yaparken kullandığı ham maddelerin ortalama kilogram maliyetinin 10 dolar olduğunu söyledi.

Bilgiyle 10 dolarlık ham madde maliyetinin 74 bin dolarlık değere çevrilebileceğini ifade eden Kavranoğlu, şunları kaydetti:

"Altının kilogramı 45 bin dolar, ama altını topraktan çıkarırken harcadığınız para belki de kilogram başına 43 bin dolardır. Bilimde hiçbir tahribat yapmadan sonsuz bir değere ulaşabiliyorsunuz. Bilimin bu müthiş gücünü ortaya çıkaracak olan siz gençlersiniz, sizler bizim ümitlerimizsiniz. Sizin önünüzü nasıl açabiliriz? Bizlere düşen bunu yapmak. Sizlerden ülkemize ekonomik refah ve güç katmanızı bekliyoruz.

Dünya enerji ihtiyacının yüzde 11'i nükleer reaktörlerden sağlanıyor. Bizde 2 tane nükleer reaktör yaptırıyoruz, maalesef yapamıyoruz. 1950'lerden beri hidrojen bombasının hidrojen elektrik santraline yani füzyon reaktörüne dönüştürülmesi başarılamadı ama onlarca araştırma merkezinde on milyarlarca dolar para harcanarak araştırma yapılıyor. Füzyon reaktörü gerçek olduğu zaman sonsuz bir enerji kaynağımız olacak. Önümüzdeki 20 senede gerçek olacak. Enerji zor ulaşılan kritik bir şey olmaktan çıkacak."

Kavranoğlu, bunların şimdiden araştırılması gerektiğini anlatarak, "Bana Cumhurbaşkanımız 'Sen benim başdanışmanımsın, füzyon konusunda 3-5 hoca getir onlarla şu konunu bir değerlendirelim.' dese araştırdım maalesef füzyon konusunda akıl danışabileceğimiz uzman kimse yok. Benim haberim yok, eğer varsa da mutlaka benim yanıma gelsin." diye konuştu.

Türkiye'nin bilim hayatında çok açıkları olan bir durumda olduğunu aktaran Kavranoğlu, "2002'den beri bilime çok para ayırdık, istenenden fazla ayırdık. Türkiye bugün Ar-Ge'ye 8 milyar dolar ayırıyor. Acaba 80 milyar dolar ayırsa bir şey farkeder miydi? Sadece o para çarçur olurdu. Nedeni şu, bizim Türkiye'deki bilim ve teknoloji ekosistemi tasarlanmış bir şey değil. 7 yıldır Ankara'dayım gözlediğim şu, bir problem gözleniyor. En doğrudan olan bürokratlar iyi niyetle çözmek istiyorlar bir kanun, yönetmelik çıkarıyorlar ve sistem iyice içinden çıkılamaz hale geliyor. Ekosistemin yeniden oluşturulması lazım." şeklinde konuştu.

Kavranoğlu, bilime dayalı bir ekonomiye geçilirse kalkınmanın hızla gerçekleştirilebileceğini vurgulayarak, şunları kaydetti:

"Yapmayı planladığımız şeylerden birisi, dünyada Türkiye'nin bilim elçileri sistemini kurmak. Onlara Türkiye'nin Bilim ve Teknoloji Danışmanları diyeceğiz. Türkiye için önemli olduğunu düşündüğümüz hangi konu varsa 2 yıllığına bilim insanı Bilim ve Teknoloji Danışmanı olarak atanacak. 'Sen kendi sahanda çalışma grubu oluştur' diyeceğiz. Önemli gördüğümüz ülkelerde bilimdeki gelişmeleri takip etmek için o ülkenin sorumlusu Bilim ve Teknoloji Danışmanı atayacağız, Türk vatandaşı olması da gerekmiyor."

Özyeğin Üniversitesi Kurucusu ve Mütevelli Heyeti Başkanı Hüsnü Özyeğin ise Özyeğin Üniversitesi olarak gelişmelere uygun eğitim ve araştırma modellerini tasarlayıp uygulamaya aldıklarını belirterek, "Bana göre bilim bu. Sektörlerle iç içe, araştırmayı ön planda tutan, gerçek hayat uygulamalarını hem öğrenci, hem üniversite hem de şirketler tarafında merkeze alacak olan bir modelde ilerliyoruz. LED teknolojilerinden, siber güvenliğe, tasarımdan, hukuka, Endüstri 4.0 konularına pek çok alanda iş dünyası ve toplum geneline çözümler üretiyor olacağız. Burada iş birliği şart. Kurum içi girişimcilikte özellikle iş dünyasının üniversiteler ile iş birliğinde ne kadar önemli olduğuna şahit oldum, kazan-kazan durumunu gördüm. Çok farklı şirketler ve kurumlar ile iş birliği yapmamızı bu sebeple çok önemsiyorum." diye konuştu.

Özyeğin, öğretim üyelerinin Türkiye'nin değerli kurumlarında getirildikleri görevlerle de gördüklerini ve gururlandıklarını ifade ederek, üniversitenin dünya pazarlarında fark yaratan, ihraç edebilecekleri bir ürün tasarlaması ve pazarlamasının kendisinin en büyük hayallerim arasında yer aldığını, öğrencilerin başarılı çalışmalarına şahit oldukça bu hayalin artık çok uzak olmadığını gördüğünü kaydetti.

Yurt dışında büyük başarılara imza atmış bilim insanları ve şirketlerinin bulunduğunu aktaran Özyeğin, şunları dile getirdi:

"Her zaman söylerim, Türk insanının bana göre en büyük özelliği dünyanın herhangi bir ülkesine gidip, adapte olma ve başarılı olma yetisidir. 1980’li yıllar itibarıyla 'Türk iş dünyası yurt dışına açıldı' diyebiliriz. FİBA Holding olarak biz 12 ülkede varlık gösteriyoruz. Uluslararası şirketlerde sayısız Türk üst düzey yöneticimiz bulunuyor. İş dünyasının bu hamleleri bilim dünyasında da aynı şekilde gerçekleşti. Doğru iş birlikleri kurarak, bu gelişmeleri 'beyin göçü değil, beyin gücü' olarak nitelendirmemiz ve daha büyük başarılara imza atmamız mümkün.”

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.